Türk sinemasının hepimizi büyüleyen naif yıllarında, Yeşilçam’ın sultanları Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın, Fatma Girik’in söylediği şarkılara sesini veren Belkıs Özener’e Kalan Müzik tarafından çıkartılan “Sahibinin Sesinden” adlı albümüyle yeniden hayran olduk. “Sevil Neşelen”, “Adını Anmayacağım”, “İçin İçin Yanıyor”, “Aşkım Bahardı”, “Oyun Bitti” gibi pek çok unutulmaz Türk filmi şarkısını seslendirmiş ama kameranın arkasında durmayı seçmiş bir sanatçı Özener. Üstelik çok da güzel, herkesin hayran olduğu bir kadınken… Belkıs Hanım güzelliğini ve zarafetini hala koruyor.

Belkıs Hanım’la önce Şişli’deki Ramada Plaza Otel’de buluşup daha sonra ödülleriyle dolu evine gittik. Belkıs Özener, çok şık, bakımlı, enerjik bir şekilde tam zamanında röportajımıza yetişiyor. Mis gibi Angel parfümü tüm salona doluyor. Kahvelerimizi içiyor ve sohbete başlıyoruz.

Sevgili Belkıs Özener, bizi kırmayıp röportajımızı kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Uzun yıllardır Nişantaşı’nda mı yaşıyorsunuz?
Çocukluğumuz ablam Gönül Yazar ile Nişantaşı’nda geçti. Ondan sonra Etiler’de oturduk uzun süre ama sonra tekrar buraya geldik. Nişantaşı’nın kültürü beni etkiliyor, yaşam tarzıma uyuyor. Arkadaşlarım da burada. Bu kültürü alan  başka yerde yapamıyor.

Siz Türk sinemasının çok önemli bir değerisiniz. Bizler bu filmleri sizin güzel sesinizle sevdik, güldük, ağladık, neşelendik. Sinemamızın yıldızlarına sesinizi vermeniz nasıl oldu?
İzmir doğumluyuz biz biliyorsunuz. İstanbul’a geldiğimizde ben küçük 13 yaşında falandım. Ablam Günül Yazar benden üç, dört yaş büyüktü ve ben zaman zaman onunla beraber gazino programlarına giderek ve konservatuar hocalarından dersler alarak Dr. Alladdin Yavaşça’dan, Radife Erten’den, Edirneli Şefik Gürmeriç’ten müzik dersleri alarak iyi yetiştiğimi sanıyorum. Onların dediği doğrultuda okumaya çalıştım. Bu arada 1968 yılında Türkan Şoray’a ses aranıldığını duydum. Bir gün kapı komşum kapımı çaldı. Yirmili yaşlarda falandım. Dublaja gitmekle gitmemek arasında tereddütlüydüm ve oğlum Barkın’a hamileydim. Başımın döndüğünü söyledim fakat zorla götürüldüm. Sinekli Bakkal filminde Türkan Şoray’a ses vermek için Mecidiyeköy’de  Acar filme gittim. Filmin pasajları önüme geldi ve ses rengimin Türkan Şoray’a çok uyduğunu söylediler. Böyle başladı.

Halide Edip Adıvar’ın ünlü eseri “Sinekli Bakkal”. Türkan Şoray ve Ediz Hun oynuyorlardı. Başta zorla gittiğiniz dublaj stüdyosunda yüzlerce filme sesinizi verdiniz. Ve 25 filmin şarkılarından oluşan CD çalışmanızla yıllar sonra yeniden ünlendiniz. Bu güzel şarkılara ve sesinize yeniden hayran olduk.
Yaptığım işin mükemmelliğini görünce o mutluluğu ya- şıyorum aranızda.  Halkım da beni kabul görmüş, çok sevmiş, tabii ki bu takdiri beklemişim ben. Belki içine kapanık olduğumdan bunu söyleyemedim. Ama bu takdiri beklemişim ben. İpek böceği gibi bir kozanın içindeydim sanki. O kozayı kırdım. Tabii ki aranızda olmaktan çok mutluyum. Fevkalade ilgi görüyorum. Cd çok ilgi gördü, oğlum şarkıları sıralamış. Bir kaç gün önce İngiltere’de moda haftasında “İçin İçin Yanıyor” parçam çalındı. Modacı Bora Aksu, İngiltere’de Belkıs Özener rüzgarı estirdi. Bu yaşımda beni çok mutlu etti. Ona da ayrıca çok teşekkür ediyorum. Geçen yıl İstanbul Kuruçeşme Arena’da Pink Martini’yle konser verdim. İnternetten izleyebilirsiniz gitmediyseniz. Muhteşem bir konserdi. ‘“Aşkım Bahardı” parçasına Pink Martini’nin solisti Storm ile düet yaptık. Daha genç yaşlarda olsaydım onların teklifini kırmazdım. Amerika’da albümde birlikte şarkı söylemeyi teklif ettiler ama yolculuk uzun süreceğinden göze alamadım.

Belkıs Hanım konserinizi internetten izledim. Keşke yerinde izleyebilseydim. 4000 kişilik 5000 kişilik konser alanının coşkusu müthişti ve sahnede muhteşemdiniz. Parçanız bis yaptı, herkes ayakta alkışladı ve Pink Martini grubunun üyeleri  ve solistleri Storm önünüzde diz çöktüler.
Evet. Çok güzel bir konserdi. Hayatımın en güzel günü diyebilirim. Benim parçalarımdan “Aşkım Bahardı”yı seçmişler, ezberlemişler. Türk sanatçılardan Zeki Müren’i sormuşlar önce.Hayatta olmadığını öğrenince beni aradılar. Ön sırada oturdum, sonra sahneye davet edilince dizlerim titredi. 70 yaşında bir kadının 30 yaşında bir solist olan kızla Storm’la konser vermesi, düet yapması fevkalade bir şey benim için.

Ne kadar güzel. Türk film yıldızlarını seslendirdiğiniz yıllara dair pek çok anınız vardır.
Çok çok. Zeynep Aksu filmiydi galiba. Bir de Hülya Koç- yiğit filminde sesi kısılması lazımdı bazı solistlerin. Senaryo icabı kadını gazinocu sevdiği adamın daha küçük bir salonda, bir pavyona yolladığı ve sesi kısılarak şarkı söylemesi gerektiği sahneler oluyordu. Sesimse son derece açık. Rahmetli direktörüm Metin Bükey’in gırtlağı- ma sarıldığını hatırlıyorum.

Siz hem şahane sesi olan hem de çok güzel bir kadın olarak sahnede şarkı söylemeyi tercih etmediniz ama.
Yapmışım. Hem de assolist olmuşum. Bebek Belediye’de bitirdim. Şöyle. Ayak uyduramadım sahnelere. Bunu Okan Bayülgen’in programında da söyledim. Ve beni göklere çıkardı. Beyaz olsun Okan olsun ihya ettiler beni. Beni konuşturan kişiler sizlersiniz. Ben bunları konuşamazdım. Fevkalade güzel şeyler gördüm. Uluslararası ödüller de aldım. Pek çok ödül aldım. Herkese hitap etmişim. Ağlatmışım, güldürmüşüm. Bu bakımdan bahtiyarım.

Tevazu sahibisiniz.
Mütevazılığın fazlası da bir kenarda kalmak demekmiş. Gelelim sualinize. Bir sanatçı dublaja girdiğinde ikinci planda kalmayı kabul edecekmiş meğer.

Yönetmenler, görüntü yönetmenleri, tüm kamera arkasında çalışanlar da biraz öyle değil mi?
Evet. Gizli kahramanlar.

Ablanız Gönül Yazar da siz de çok güzelsiniz.
Annemizin yanında kırıntıyız biz. Annemiz çok güzeldi. Annemiz Hülya Avşar’ın kaşı gözü gibi güzel, boylu boslu, endamlı  Rumeli’li bir hanımefendi. Rumeli’den gelmiş İzmir’e yerleşmişler. Babam Erzincan kökenli ama İstanbul doğumlu bir müteahhit. Ailenin dağılmasıyla teyzelerimle yetiştim. Çok güzel örneklerle yetiştim. Bu güzel yetişmenin sonucunda çocuklarımı da kartal gibi kucakladım.Babalarını kaybettim. Sonradan evlenmedim. Üç çocuğuma yüksek tahsil yaptırdım. Hepsi yüksek tahsilli. Tırnaklarımla onları okuttum. Kimseden bir kuruş istemeden yetmiş yaşına geldiğim için Allah herkese benim gibi alnının teriyle çalışıp çocuklarına, torunlarına bakmak nasip etsin. Bu yüzden de çok bahtiyarım. Ödüllerim içinde yaşıyorum, onların içinde uyuyorum.

Hem başarılı bir kadın hem de güçlü bir anne modeli olarak kadınlara neler tavsiye edersiniz?
Tüm evimin işini ben yaparım. Ateş gibi. 70 yaşına geldim geçiyor. Evde düzeni tertibi çok severim. Yatağımı toplamadan çıkmam. Bu yaşta yedek çorap, ayakkabı taşırım. Çantamda ojem, rujum, parfümüm mutlaka vardır. Bu profesyonellikten kaynaklanmış olabilir. İdollerimi sorarsanız Bedia Muvahhit gibi bakımlı, hayran olduğum halkla ilişkiler müdiresi Betül Mardin gibi rabıtalı ve yine bir isim vereyim Mevhibe İnönü’dür benim için.

Türk sineması artık uluslararası ödüller alıyor.  Festivallerden pek çok başarılı yönetmenimiz ödüllerle dönüyor. Yeni Türk sinemasında hangi yönetmenleri izliyor ve beğeniyorsunuz?
Nuri Bilge Ceylan’ı, Fatih Akın’ı, Semih Kaplanoğlu’nu beğeniyorum. Pek çok değerli yönetmen çıktı. Çok güzel komedi filmler de izliyorum. Kemal Sunal her ne kadar beni mest etse de Ata Demirer, Cem Yılmaz bu işin şaha kalkanları. Çağan var, ödüller alıyorlar. Allah daha çok versin hepsine. Bir Türkan Şoray, bir Fatma Girik, bir Hülya Koçyiğit, bir Selda Alkor onlar star, onlar ilah. Onlar Rita Hayworth, onlar Elizabeth Taylor, Lana Turner, onlar Ava Gardner… Bugün çok güzel oynayan oyuncular olabilir ama ben Türk sinemasına emek vermiş ve katkı sağlamış Belkıs Ablanız olarak nacizane olarak  söyleyeyim daha çaba göstermeleri lazım. Almanya’dan gelen Meryem Uzerli bizi fethetti. Beren de fevkalade bir oyuncu ama o ağırlığı taşımak çok önemli. Acaba idrak 60’ından sonra mı geliyor? Canım oğlum Okan Bayülgen’in programında da söyledim. Kucak dolusu sevgiler ona. Acaba idrak 60’ından sonra mı geliyor? Yaşarken o şansı yakalamak da bir şeydir. Benim gibi 40 sene bekleyeceksin. O sızıyı duyacaksın. Kutsal kitaplarda da vardır bu. En güzel sözcüklerden biri idrak.

Ve keyifli, samimi sohbetimize Belkıs Hanım’ın evinde devam ettik. Ödülleri o kadar çok ki, masasının üzeri, dolapların içi, raflar ödüller ve ödüllerle dolu. Belkıs Hanım fotoğrafçı arkadaşım ve bana cd’sini imzaladı. Onu tanımış olmak büyük bir onur oldu. Bu günümüz hayatımız içinde önemli bir gün olarak Belkıs Hanım sayesinde şahane geçti. Ofisimize dönerken arabada cd.’nin sesini açıp onun şarkılarına eşlik ettik. Aşkım bahardı, ümitler vardı, sen gittin diye gönlüm karardı…