Kabataş’tan veya Bostancı’dan İDO feribotuyla en fazla 30 dakikada Burgazada’dasınız. Burgaz şipşirin bir ada. Peki orada neler yapabilirsiniz? Faytonla gezebilirsiniz. Mesela tıngır mıngır faytonla adanın tam tepesinde yeralan Kalpazankaya’da günün yorgunluğunu atarak, gün batımında bir şeyler yiyebilirsiniz. Adanın panjurlu konaklarının fotoğrafını çekebilir, yürüyebilir, bisiklete binebilirsiniz. İstanbul’da yetişmeyen begonvilleri görecek ve yasemin kokularını burnunuza çekeceksiniz. Mevsim yazsa neden olmasın, denize girebilirsiniz. Adanın küçücük kahvelerinde ev yapımı mis gibi poğaça ve taze demlenmiş bir çay içebilirsiniz. Kulağınıza ada sohbetleri çarpacak. Cuma günü pazarında pantalonlar 10 liraydı, çok pahalı almışsın ben yaşlı amcadan 5 liraya almıştım….Cennet Bahçesi’ndeki gençlerin tiyatro gösterisini gördün mü? Açık hava sinemasında bu hafta hangi Türk filmi olacak? bir adaçayı alayım lütfen ya da kurabiyeler fırından saat kaçta çıkacak?… gibi. Herkesin birbiriyle selamlaştığını görmek, eşlerinin vapurunu sahilde bekleyen kadınları veya erkekleri görmek ne kadar da güzel. Liman demişken, hemen iskeleye yakın sıra sıra dizilen balık restaurantlarında mezelerin ve balıkların tadına varabilirsiniz. Hem de kısacık bir deniz yolculuğuyla geldiğiniz adada kendinizi bambaşka bir ülkede hissedeceksiniz. Sakin ve mutlu bir ülkede.

Bir de Burgazada dendiğinde akla gelen bir isim var ki, Türk edebiyatının en özel kalemlerinden birisi olan Sait Faik Abasıyanık’tır. Balıkçıları, sade insanların hikayelerini anlatmadaki ustalığı O’nu unutulmazkılmıştır. Pek çok hikaye kitabı ve romanı kısa hayatına sığdırmış nev’i şahsına münhasır bir kişiliktir Sait Faik. Semaver, Son Kuşlar, Lüzumsuz Adam gibi hikaye kitaplarını Kayıp Aranıyor, Medar-ı Maişet Motoru gibi romanlarını okuyanlarınız vardır. Burgazada’da yapılabilecek en güzel şeylerden birisi de çağdaş müzeciliğin şık bir örneği olan Sait Faik ‘in evini gezmeniz olacaktır. Bir sanatçının hayatından kesitler görebileceğiniz bu müzede, Sait Faik’in çalışma masası, şapkası, biriktirdiği deniz kabukları, mektuplar, fotoğraflar… neler yok ki.

Sait Faik’in ömrü boyunca annesiyle yaşadığı bu güzel manzaralı şahane köşkün anıları burayı gezecek olan siz sanatseverleri bekler.

Yazar Sait Faik Abasıyanık’ın yaşamına tanıklık etmiş eşyaları, fotoğrafları, mektupları, kartpostalları, eserlerine konu olan sayısız hatırasının izlerini taşıyan nice eşya ve belgeyi ziyaretçileriyle buluşturan Sait Faik Abasıyanık Müzesi, ilk olarak 22 Ağustos 1959 tarihinde açıldı.

1964 yılından itibaren Darüşşafaka Cemiyeti’nin sorumluluğunda yoluna devam eden müze, açıldığı günden bu yana ülkemizin en fazla ziyaret edilen müze evlerinden biri oldu.

Darüşşafaka Cemiyeti tarafından 2010 yılında güçlendirme, restorasyon ve konservasyon çalışmaları nedeniyle ziyarete kapatılan müze, 11 Mayıs 2013 tarihinde yenilenmiş yüzü ve çağdaş müzecilik anlayışıyla yeniden konuklarını ağırlamaya başladı.

Okurlarını, Sait Faik’in yazınsal ve ruhsal dünyasında büyüleyici bir yolculuğa çıkaran müze ev, yazarın vasiyeti doğrultusunda ücretsiz olarak ziyaret ediliyor. Müze,Sait Faik’i sevenleri ve onun dünyasını keşfetmek isteyenleri bekliyor.

Sait Faik Abasıyanık Hakkında

18 Kasım 1906 tarihinde Adapazarı’nda dünyaya gelen Sait Faik Abasıyanık, çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılarla Türk edebiyatında bir dönüm noktası olmuştur.

İlköğrenimini Karamürsel ve Adapazarı’nda, lise öğrenimini İstanbul ve Bursa’da tamamlamış, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde iki yıl eğitim gördükten sonra Avrupa’nın çeşitli ülkelerini gezmiştir. Sanatı üzerinde büyük etki bırakan, Fransa’nın Grenoble kentinde üç yıl kalmıştır. 1934’te babasının isteği ile İstanbul’a dönen Sait Faik, Şişli Rumeli Caddesi üzerindeki Rumeli Apartmanı’nda yaşamıştır.

Babasının ölümünden sonra kışları Şişli’deki evde, yazları ise 1938’de satın alınan Burgazada Çayır Sokak 15 numaradaki köşkte annesiyle birlikte yaşayan Sait Faik, 1945’te hastalandıktan sonra 11 Mayıs 1954’teki vefatına kadar zamanının çoğunu burada geçirmiştir.

Sait Faik ve Darüşşafaka

Ömrünün son günlerinde çeşitli edebiyat matinelerine katılan Sait Faik, 1954’te Darüşşafaka’da düzenlenen bir matineye katılmış ve çok etkilenmiştir. Matineden sonra okulu gezen Sait Faik, çocuklarla ilgilenmiş ve onları çok takdir etmiştir. Eve döndüğünde annesine, mal varlıklarını, babası hayatta olmayan çocuklara çok güzel olanaklar sağlayan Darüşşafaka’ya bağışlamayı teklif etmiştir. Sait Faik’in annesi Makbule Hanım, yazarın vefatından sonra, 8 Kasım 1954’te hazırladığı vasiyetinde mal varlıklarının çoğunu, yazarın eserlerinin telif haklarını ve müze yapılması koşuluyla Burgazada’daki köşkü Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışlamıştır. Darüşşafaka, kendisine 1964’te intikal eden bu vasiyete titizlikle sahip çıkarak, Sait Faik Abasıyanık Müzesi adıyla 22 Ağustos1959’da halka açılan müze evin bakım, onarım gibi sorumluluklarını 1964’ten başlayarak üstlenmiştir.

Makbule Abasıyanık vasiyetinde ayrıca, oğlu adına her yıl bir hikâye armağanı verilmesini şart koşmuştur. Darüşşafaka Cemiyeti, 1964’ten bu yana “Sait Faik Hikâye Armağanı” adı altında her yıl bir öykücüye ödül veriyor. Edebiyat dünyamızın en değerli ödüllerinden biri olan mArmağan, 2012’den beri Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları iş birliğiyle veriliyor.

Tel: 0216 380 20 60
bilgi@saitfaikmuzesi.org