Doğa Aşığı Bir Ressam Merve Kalelioğlu
Merve Kalelioğlu, Çorum’da doğup, ilk ve orta öğrenimini burada tamamlamış. Sonrasında ise Ankara Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu’ndan resim öğretmeni olarak mezun olmuş. 2006 yılına kadar da resim öğretmeni ve idareci olarak çalışmış. Emekli olduktan sonra 2006 yılında başladığı resim kurslarına, Seven Sanat Galerisi’nde Javad Soleimanpuor ile pastel boya resim çalışmalarına devam ediyor. Kalelioğlu’nun kişisel ve karma olarak pek çok galeride eserleri de sergilenmiş. Merve Kalelioğlu ile İstanbul’daki evinde sohbete başlıyoruz. Salonu şahane resimleriyle ve çok sevgili ailesinin fotoğraflarıyla dolu…
Merhaba Merve Hanım, uzun yıllar resim öğretmenliği yaptıktan sonra içinizdeki sanat aşkı, sizi bir ressam olarak yeniden yaratmış adeta.
Sanatı ve resim yapmayı, çocukluğumdan beri her zaman çok seviyordum. Uzun yıllar resim öğretmenliği ve idarecilik yaptım, 2006 yılında da emekli oldum. Ama içimde bir resim yapma duygusu vardı. Çalıştığım 26 yıl içerinde hiç resim yapamadım kendim için. Çocuklarımı yetiştirdim, evime baktım. Eşim beyin cerrahı ve iki mükemmel oğlumuz var. Emekli olduktan sonra ne yapayım diye düşünürken, Moda’da Seven Galeri’de Javad Soleimanpour’un resimlerini görüyordum ve çok beğeniyordum.
Bu bir başarı hikâyesi değilse nedir? Hayallerinizi gerçekleştirdiniz, sadece kendi hayallerinizi gerçekleştirmekle kalmayıp büyük bir başarı da elde ettiniz. Ve tüm bunları emekliliğinizden sonra gerçekleştirdiniz. Ne güzel!
Çok hoşuma gitti tabii. Çok gurur duydum ve sağ olsunlar, dostlarım beni yalnız bırakmadılar. Bu arada ben de öğrencilerime, bir bayan grubuna ders veriyordum. Onlar da çok zevkle ders yaptılar. Hatta içlerinde kanser tedavisi görenler vardı ve resim yaparken o kadar mutlu oluyorlardı ki… Kemoterapiden çıkıp koşarak dersime gelen bir hanım vardı. İnanır mısınız, şimdi çok güzel resimler yapıyor.
Sanatın insanı iyileştirici gücü olduğuna inanıyorum. Müzik, resim, seramik, fotoğraf… Peki yakında bir sergi çalışmanız olacak mı?
2016 yılında bir kişisel sergim olması için çalışıyorum. Ancak sonraki yıl için yetiştirebilirim, çünkü yeni başladım.
Çalışma yönteminiz nasıldır? Her gün disiplinli bir şekilde çalışır mısınız, yoksa ilham mı beklersiniz?
Çalışmaya başladığımda gayet düzenli giderim ve başladığım resmi bitirmeye çalışırım. Çalışmaya başlamadan önce gözlem yaparım, fotoğraf makinamla dolaşırım. Çektiğim fotoğraflar içinden yapacağım resmi seçiyorum ve onu yapmaya karar verdiğim anda ışık, gölge ve resimle ilgili gözlem yapıp, inceleyip çalışmaya başlarım. Bazen bir resim iki, üç ay sürebiliyor. Her gün aralıksız birkaç saat çalışırım, hatta yanıma çayımı alıp içmeyi unuttuğum olur. Resim yapmayı çok seviyorum. Konu olarak portre yapmayı da seviyorum. Sözgelimi bu çay bardağı da öyle bir ışık yansıtır ki, onu da resmetmeyi severim. Her bir tablomun bir hikayesi vardır. Mesela Haydarpaşa Garı’nın fotoğraflarını çekmiştim ve ertesi gün Haydarpaşa Garı’nın çatısı yanmıştı. O hafta hemen Haydarpaşa’yı çalışmaya başladım. Ve en sevdiğim resimlerden birisi oldu. Her şey (atölyesinin camındaki begonvilleri göstererek) doğa, şu çiçekler beni etkiliyor.
Rachmaninoff’un bir sözü vardır; “Bir gün piyano çalmazsanız eşiniz, iki gün çalmazsanız komşularınız, üç gün çalmazsanız seyirciler anlar” diye. Resimde de bu geçerli midir sizce?
Evet mutlaka. Çok düzenli bir şekilde çalışmak gerekiyor, sabırlı olmak gerekiyor, titiz olmak da gerekiyor. İyi gözlem yaparsanız iyi resim yapabilirsiniz.
Bir doktor eşi olarak sağlıklı ve mutlu bir yaşam adına ne tavsiye edersiniz?
Kendilerine çok iyi baksınlar. Mutlaka spor yapsınlar. Derginizi çok beğeniyorum, sizi tebrik ediyorum. Özellikle erken tanı çok önemli. Kadınlara mamografi gibi tarama yöntemlerini yaptırmalarını, iyi beslenmelerini öneririm. Zamanında yatıp zamanında kalkmak önemli, uyku da çok önemli. Düzgün ve kaliteli bir hayat önemli. Hayatımda bir sıkıntı, bir terslik olduğunda hemen karar vermem, bunda bir hayır vardır derim. Pozitif bakarım, karamsar olmamak lazım. Çok iyi arkadaşlarımız, dostlarımız vardır.