Başarısı ve Ünü Türkiye’nin Sınırlarını Aşan Büyük Bir Sanatçı SERRA YILMAZ
Serra Yılmaz’la bir süredir bu röportaj için konuşuyor ancak bir türlü uygun bir zaman bulamıyorduk. Serra Yılmaz uzun süre “Eyvah Eyvah 3” filminin çekimindeydi, sonra Cnn Türk’deki programı başladı, zaten bir ayağı tiyatro oyunu ve çeşitli projeleri için yurtdışındaydı. Sonunda kendisiyle bir akşamüstü, uzun yıllardır yaşadığı ve çok sevdiği Cihangir’de bir cafede buluştuk. Her zamanki gibi esprili, samimi ve enerjikti Serra Yılmaz. Birlikte erken bir akşam yemeği yedik.
Merhaba Serra Hanım nasılsınız? Bu günlerde neler yapıyorsunuz?
İtalya hazırlığı içindeyim. On yıldır İtalya’da oynadığım bir oyun var. Bu sene de kapalı gişe oynuyorum. İtalya’da istisnai bir durum bu. Bir oyun on yıldır oynanıyor. Oyunun onuncu yılı olduğu için kutlamalar var, bir kitap da çıkıyor. Televizyon programı sürüyor.Bir takım film projeleri var. Bakalım hangileri somutlaşacak, hangileri gerçekleşecek? Benim de kafamda bir sürü proje var.
Siz aynı zamanda çok başarılı bir tercümansınız, simültane çeviri yapıyorsunuz.
Profesyonel olarak konferans tercümanıyım aynı zamanda. Ne yazık ki oyunculuk, düzenli gelir sağlayan bir meslek değil. Dolayısıyla da sürekli olarak kazandığım gelire ilave bir katkı sağlamam gerekiyordu. Bunu da birkaç dil bildiğimden dil yoluyla yaptım. Esas işim hep oyunculuk oldu.
Ülkemize gelen Papa 16. Benedict’in tercümanlığını da siz yapmıştınız yanılmıyorsam.
Evet, evet.
Konudan konuya atlıyorum çünkü siz çok yönlü ve çok başarılı bir sanatçısınız. Yemek programları yapıyorsunuz. Sohbetler de yemekler de tadına doyulmaz oluyor. Yemek yapmak çocukluğunuzdan gelen bir merak mıydı?
Evet. Çocuklukta başladı. Annem mutfağa girmeme izin verdi, ben de mutfakta bir şeyler yapıyordum. İyi de bir müşterim vardı. Anneannem. Anneannem yemek yapmayı da yemeği de çok seven birisiydi. On, on iki yaşına geldiğimde yaptığım yemekleri çok severdi.
Neler yapıyordunuz anneannenize?
Puf böreğime ve omletime bayılırdı ki hala yaptığım omleti çok seven arkadaşlarım vardır. Yakın arkadaşlarımdan Funda’da benim omletimi çok sever mesela.
Sırrı nedir bu lezzetli omletin?
Çok köpürtürüm. İçine mutlaka hint cevizi ve bir parça da krema koyarım. Değişik malzemeler de koyarım. Onbir onsekiz yaşları arasında evlerinde çok vakit geçirdiğim manevi İtalyan bir ailem var, anne Fransız baba İtalyan. Ve onların evinde bol miktarda İtalyan ve Fransız mutfağı yapılırdı. Onlardan da bana bulaşan bir şey oldu yemeğe merak. O aileyle geçirdiğim yoğun zamanın etkisi çok olmuştur. İyi malzeme seçimi ve pek çok şey öğrendim onlardan.
Siz uzun yıllar önce meme kanseri yaşamıştınız. Nasıl ortaya çıkmıştı?
Bir sabah yatakta gerinirken mememin altına elimi attığımda elime bir kitle geldi. Bunun kötü bir şey olduğunun da sezgisi geldi. Nitekim o gün diabetik bir aileden geldiğimden dolayı kontrole gittiğim, bugün hasretle andığım sevgili dostum doktor Üstün Korugan’la randevum vardı. Beni konunun uzmanı olan çok değerli bir cerraha yönlendirdi. Bugün de görüşlerine çok değer verdiğim cerrahım bana “Sizi hemen yarın ameliyat etmem lazım”dedi. Günlerden çarşambaydı ve pazar günü oyunum olduğunu söylüyorum. Bunu da defalarca söyledim. Doktorum en kibar haliyle “Benim için hayatta kalmanız daha önemli Serra Hanım” dedi. Onu söyleyince kafama balyoz inmiş gibi oldu. İnsan hep olamaz, olamaz, olamaz diyor, kendine hastalığı yakıştıramıyor ya. Sonrasında çok şanslıydım. Korumacı bir cerrahiyle sadece tümör alındı. Hem kemoterapi hem de radyoterapi gördüm. Altı seans kemoterapi gördüm. 23 yıl geçti üzerinden. Başta hüzünlü bir zaman da geçirdim. Kızıma eşlik edemeyeceğimi düşünmüştüm. O zamanki hayat arkadaşım ve kızım bana çok destek olmuşlardı. Kemoterapi zamanında çok güzel yolculuklar da yaptım. Venedik’e gitmiştim. İşlerimi de yapmıştım. Ömür boyu kontrol altındayım şimdi.
Çoğu insanın doktora görünmekten korktuğunu, check up, mamografi yaptırmaktan çekindiğini gözlemliyorum. Oysa erken tanının önemine her zaman değiniyor doktorlar.
Erteleyerek sadece işi daha vahim hale getirirler. Ne kadar erken davranırlarsa, kendileri, sevdikleri, aileleri için o kadar yararlı olur. Hastalık ne kadar erken teşhis edilirse o kadar iyi olur.
Size çok teşekkür ediyoruz. İzleyiciniz olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.